8. ve 12. sınıftaki genç arkadaşlarımız, yaklaşık bir yıl süresince, son yıllarda şartları oldukça sertleşen zor bir maratonu koşmak zorunda bırakılıyorlar.
Cümleyi edilgen yapan gizli özne; bazen ebeveynler, çoğunlukla eğitmenler kısacası çocuğun tüm yakın çevresi…
Sınavın kendisinden çok; sınava hazırlanılan yaklaşık bir yıllık süreç hem genç hem de aile için oldukça zorlayıcı. Tempo yoğun, yük ağır…
Her ne kadar sistem bunu zorluyor olsa da; gençlerden istenilen şey hiç insani değil. Oldukça mekanik…
Stres, öyle “Sen bizim her şeyimizsin” , “Elinden geleni yap” gibi klişeler ile kovuşturulacak gibi değil. Motivasyon için duyulan ihtiyaç “Sık dişini az kaldı” telkinlerinin çok ötesinde.
Her geçen gün artan belirsizlikler ve gelecek kaygısı çocukların sadece ruh sağlığını değil; fiziksel sağlıklarını tehdit eder hale geliyor.
Çocuklarımızın sınava hazırlanırken ruh sağlıklarını korumak, yapabileceklerinin en iyisini kâğıda yansıtabilmeleri sağlamak ve olası dikkat sorunlarını tedavi edip sınav kaygılarını kontrollü bir şekilde yaşantılamalarını sağlayacak önlemler gibi alamadığımız zaman;
1) Çocuğun yeterince çaba gösterememesine ve hiç hak etmediği şekilde “sorumsuz, tembel” sıfatlarıyla etiketlenmesine,
2) Çabasının karşılığını alabileceği bir sınav performansı gösteremeyip ciddi bir hayal kırıklığı yaşamasına,
3) Kendi çalışmalarının altında bir sınav performansı sergilemesine ve sonuç olarak potansiyelini kullanamayıp kapasitesinin altında bir yaşama razı kalması ile sonuçları ile karşılaşabiliriz.
Sınava Hazırlanırken Kaygılı Olmak, Doğal Değil Midir?
Sınav kaygısı, kişiye sınav öncesi ve sınav anında gereğinden fazla tedirginlik yaşatan, öğrenilen bilgilerin sınavda kullanılmasını engelleyen ve başarısızlığa yol açan ‘yoğun kaygı’ olarak tanımlanıyor. İnsan, doğası gereği performans ve başarı beklentisi duyulan durumlarda ‘başaramama endişesi’ yaşayabilmektedir. Bu anlamda sınava hızlanırken de kaygılanmak gayet doğal ve insanidir. Ancak artan kaygının çocuğun fiziksel ve ruhsal sağlığını bozacak boyutta olması ve yönetemediği stres nedeniyle sınavda bildiklerini yapamamasını “doğal Stres’’ olarak yorumlamak fazla iyimsek bir yaklaşımdır ve önlem alınmadığında hayal kırıklıklarını beraberinde getirmesi kaçınılmazdır.
Sınav Kaygısını Kimler Daha Yoğun Yaşar?
Başarılı olma konusunda kendini yoğun bir şekilde şartlamış, başarısızlık korkusunun; başarma isteğinin önüne geçtiği, genel yaşam koşullarında kaygı düzeyi yüksek, ailesinde kaygı bozukluğu olan ve mükemmeliyetçi kişilik özellikleri olan ebeveynlere sahip gençler, sınav stresini yoğun yaşama konusunda risk altındadırlar.
Sınava Hazırlık Dönemi Sağlığı Ne Kadar Tehdit Edebilir Ki?
Sınav tarihinden yıllar önce başlayan hazırlıklar ile günün büyük bir bölümünü ders çalışarak geçirmek ve başarıya endekslenmiş psikolojik tablo, yüksek tansiyona ve kalpte ritim bozukluklarına neden olabiliyor. Sınava hazırlık sürecinde olan bir genç, sürekli baş ağrısından yakınıyor ve algısında azalma sorunu yaşıyorsa; bu durum yüksek tansiyonla ilişkili olabilir.
Sınava Hazırlık Dönemi Bazı Psikolojik Problemlerin Oluşumuna Zemin Hazırlayabilir
Artan stres, böbrek üstü bezinde adrenalin ve steroid gibi hormonların kontrolsüzce salınımına neden olabilmektedir. Bunun sonucunda çabuk sinirlenen ve tahammül yeteneği azalan gençler, yaklaşan sınav tarihi, panik halinin artmasına yol açmaktadır.
Beslenme Ve Uyku Düzeninin Bozulmamasına Dikkat Edilmeli!
Sürekli masa başında çalışmak ve günlük yürüme aktivitesindeki belirgin azalma, egzersiz ve spor yapamama, stresi bastırmak için sürekli bir şeyler atıştırmak gibi bazı sağlıksız yaşam alışkanlıklarının edinilmesi bu süreçteki gençlerin sağlığı için ciddi tehdit oluşturabilmektedir.
Uykuda geçen saatler, organizmanın kendini düzenlediği başta beyin ve karaciğer olmak üzere toksinlerden arındığı bir zaman dilimidir. Özellikle sınava hazırlık dönemlerinden gençler, uyanık kalabilmek için fazla miktarda uyarıcı içeren kafeinli içecek tüketebilmekte ve yine uyarıcı etkisi nedeniyle sigara kullanmaya başlayabilmekte ya da kullanıyorsa sayısını artırabilmektedir. Sigara kullanımı; sağlıksız beslenme alışkanlığı, kafeinli içecekler, tuz ve karbonhidrat içeriği yüksek atıştırmalıklarla birleştiğinde çocuğun sağlığı için ciddi tehdit oluşmaktadır. Aileler çocuklarını dengeli beslenme ve uyku düzeninin sağlanması konusunda teşvik etmeli, ders dışında sosyal ve egzersiz aktivitelere yönlendirmeli bunları zaman kaybı olarak görmemelidir.