Polikliniğimde, bazen ilgili!! Bir öğretmen (hiperaktiviteyi görmezden gelen, biz idare ediyoruz diyen) bazen de çok bilmiş bir akraba, komşu veya eczacı nedeniyle tedavisi geciktirilmiş hiperaktif çocuklarımızın, ergenlikte ortaya çıkan davranışsal sorunlarını çözmeye çalışan ülkemizdeki ne yazık ki az sayıdaki çocuk psikiyatrisi uzmanından birisiyim.

Çok bilen yakın çevremize, işin profesyoneli olarak görülüp yazıları paylaşılan bazı kişilerin (köşe yazarı, yaşam koçu, hayat koçu, sade koç, vs.) bilimsel dayanağı olmayan kişisel görüşlerini, bilimsel doğrularmış gibi sunmaları eklenince, ailelerin zaten var olan kafa karışıklığı artmaktadır.

Bu durum DEHB’li çocuklarımızın tedavisinin gecikmesine ve tamiri çok zor mümkün olan davranışsal problemlerin oluşmasına neden olmaktadır.

DEHB’De Sorun Nerde?

Dikkat eksikliği olan çocuklar kendilerine sorumluluk olarak verilen görevleri sonlandırmada, zamanında bitirmede ve başında durmakta zorluk yasarlar. Bunun en önemli nedenlerinden birisi, görevleri ve sorumlulukları yapabilmek için gerekli olan “Dopamin ve Nörepinefrin” isimli nörotransmiterlerin beynin ön bölgesi olan prefrontal korteksten henüz bilemediğimiz nedenlerle salınımının bozulmuş olmasıdır. Dopamin haz molekülü olarak da bilinir, özellikle keyif alınarak yapılan aktivitelerde, beyindeki ödül sisteminin merkezi olarak bilinen nücleus accumbes’ten salınımı gerçekleşir.

DEHB’li çocukların TV, bilgisayar gibi zevk veren, sorumluluktan sayılamayacak etkinliklerin başında saatlerce, dikkati dağılmadan kalabilmeleri nücleus accumbes’ten salınan dopamin sayesinde mümkün olabilmektedir. Sorun TV bilgisayar gibi keyifli uğraşlar esnasında dopaminin salınmamasi değil, sorumlulukların görevlerin yerine getirilmesi istendiğinde dikkat sisteminin yeterli dopamin üretememesidir. Dolayısıyla Dikkat eksikliği olan çocuklarımızın keyif aldıklari şeylerden çabuk sıkılmamaları, en ince ayrıntısına kadar bilebilmeleri onların DEHB olmadığı anlamına gelmez.

Dopamin molekülünün ilgili beyin bölgelerinden farklı görevler esnasında salınımının bozulmuş olması, sıkıcı gelen aktivitelerin başında duramama aynı zamanda zevk veren aktivitelerin başından ayrılamama ile sonuçlanır. Günümüzde internet bağımlılığı gelişen çocuklarımızda en sik eşlik eden bozukluğun DEHB olması bu durumun en somut kanıtlarından birisidir.

DEHB Tedavi Edilmediğinde Olası Senaryo

Hiperaktivite çocukluktan ergenliğe geçişte azalma eğilimindedir ancak bu azalma, huzursuzlukta artışı beraberinde getirir. Örneğin Anne babası başında, maddi manevi bir sıkıntısı yok ancak çocuğumuz sabah kalkıyor huzursuz aksam yatıyor huzursuz olması, sürekli ‘ oğlum/kızım neyin var, okulda mi bişey oldu deme ihtiyacı hissetmeye başlamamız ve çocuğumuzun bir turlu mutlu olamaması, ergenliğe kadar tedaviyi erteleyen ailelerimizi bekleyen bilindik tablodur. 

Ergenlik döneminin doğası gereği çocuklarımız artan bağımsızlık duygusu ve özerklik ihtiyacı doğrultusunda anne babalarından fiziksel ve duygusal olarak uzaklaşmaya, benzer ilgi alanları olan arkadaşlarının oluşturduğu gruplar içinde bir gruba ait olma ve kendini ifade edebilme hissiyatı ile arkadaş ortamlarında daha fazla zaman geçirmeye başlarlar. Bu doğal süreçte hiperaktif çocuğumuz anne babadan uzaklaşmayı basarili bir şekilde sağlayabilmekle beraber, küçüklüğünde kontrol edemediği hareketlilik ve dürtüselliğe benzer şekilde, bu sefer de çabuk sıkılma aniden sinirlenme alınganlık gibi artan olumsuz davranışsal özellikler nedeniyle, arkadaş ilişkilerinde sorunlar belirginleşmeye başlar. Anne babadan donemin doğası gereği uzaklaşan DEHB’li ergen, sonradan pişman olsa da öfke ile yaptığı davranışları engelleyememesi sonucu arkadaş ilişkilerini bir türlü yoluna koyamama, yalnızlaşma, içe kapanma, özgüvende azalma, bilgisayar başında geçirilen surelerde artış, uykularda bozulma ve en nihayetinde depresif semptomlarla baş başa kalma seklinde olumsuz bir tablo ile karşılaşır.

İşlerin yolunda gitmediği bu donemde uygunsuz çevrelerden alacağı “Şunu iç rahatlarsın” ‘al sunu dene iyi gelir’ şeklinde sigara alkol ve madde kullanma teklifler, risk almaktan korkmayan (Küçükken de hızlı bisiklet sürerdi) yapısı nedeniyle hayır diyememe ve bu maddelerin geçişi bir sure huzursuzluğa iyi gelmesi gibi nedenlerle ne yazık ki çocuklarımızın bu kötü alışkanlığı edinmesi ile sonuçlanmaktadır.

Çocuk yaslarda ilaç yan etkilerinden korkulup, tedavisi ertelenen DEHB’li çocuklarımız ergenlik doneminde dersi ikinci plana iten, okul kurallarına uyamayan asi, haylaz çocuklar olarak anılmaya başlanırlar. Okulda bir problem yaşandığında ihale hep DEHB’li çocuğumuzun üstüne kalır. Bu durum okulda öğretmenleri ve arkadasları, evde anne babaları tarafından damgalanmalarına neden olur. Akrabadan komşudan eşten dosttan ‘’siz bu çocuğu terbiye edememişsiniz, eğitememişsiniz gibi olumsuz duyumlara maruz kalan anne baba, zaman içersinde ”çocuğu sen şımartın, her dediğini yaptın kural koymadın senin yüzünden böyle oldu” şeklinde birbirlerini ( anne babayı, baba anneyi) ve kendilerini suçlama eğilimi içine girer ve yetersizlik duygusu hissetmeye başlarlar.

UZM. DR. SERKAN SÜREN
Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Uzmanı